Reflü, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Bu duruma özofagusun mideye bağlandığı yerin zayıf kalması neden olmaktadır. Mide asidi yemek borusuna geçince yanma ve acı hissi oluşur. Genelde yemeklerden sonra kendini gösteren reflü, üst solunum yolu hastalıkları ile de karıştırılabilmektedir. Özellikle boğazda rahatsızlık hissi, ses kısıklığı ve öksürük gibi belirtiler vererek tehlike sinyali verebilmektedir.
Reflünün Boğaza Etkileri
Reflü sadece yemek borusunu değil; boğazı, dili, ses tellerini ve nefes alıp vermemizi sağlayan hava yollarını da etkileyebilmektedir. Tekrar eden reflü vakalarında boğazda kızarıklık ve şişme meydana gelebilmektedir. Bu durum kronik farenjit yani boğaz iltihabı olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca asidik maddenin zamanla boğaz dokusunda hasar oluşturmasından dolayı laringeal reflü hastalığı meydana gelebilmektedir. Reflü tedavi edilmediği takdirde gırtlak kanserine kadar varabilen sonuçlar doğurabilmektedir.
Asidik maddenin tekrar eden şekilde boğaza çıkması boğazda çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Bu sorunlar genellikle şunlardır:
- Boğaz ağrısı: Boğazın asidik sıvıya maruz kalması, tahrişe neden olabilmektedir. Bu da boğazda ağrı hissetmeye neden olmaktadır.
- Boğazda rahatsızlık hissi: Boğaza çıkan mide asidi, boğaz dokusunu tahriş edebildiği için, boğazda rahatsızlık hissi oluşmasına neden olmaktadır.
- Ses kısıklığı: Asidik sıvının ses tellerine zarar vermesi, ses kısıklığına neden olmaktadır.
- Yutkunma güçlüğü: Tekrar eden reflü vakalarında yemek borusu iltihaplanabilir. Bu da yutkunma güçlüğüne neden olabilir.
- Öksürük: Reflünün bir diğer etkisi de öksürüktür. Gırtlağa doğru gelen mide asidi, gırtlağın tahriş olmasına neden olur. Bu da öksürüğe neden olmaktadır.
- Ağız kokusu: Reflüde ağız kokusu sık karşılaşılan bir durumdur.
- Nefes darlığı: Nadir de olsa bazen asidik maddenin akciğerlere kaçması, nefes darlığına neden olabilmektedir.
Reflünün boğaza etkileri kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Bazı kişilerde hiç belirti olmayabilirken bazı kişilerde boğazda ağrı, ses kısıklığı ve nefes darlığı gibi belirtiler görülebilmektedir.
Reflünün Boğaza Etkilerini Artıran Sebepler
Reflü boğaz etkilerini arttıran durumlar genellikle mide asidinin yemek borusuna geri kaçışını kolaylaştıran durumlardır.
Mide asidinin yemek borusuna kaçışını kolaylaştıran durumlar şunlardır:
- Fazla yemek yemek: Fazla yemek yenildiğinde mide fazla dolu olduğu için basınca neden olmaktadır. Bu basınç da mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını kolaylaştırmaktadır.
- Aşırı kilo: Aşırı kilo mide ile yemek borusu arasındaki kas yapısına baskı yaparak, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışına neden olmaktadır.
- Sigara kullanımı: Sigara kullanımında mide asidini kontrol eden kaslar gevşemekte ve yemek borusunun alt kısmındaki basınç artmaktadır. Bu da mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını kolaylaştırmaktadır.
- Kahve tüketimi: Kahvede bulunan kafein, mide asidini kontrol eden kasların gevşemesine neden olmaktadır. Bu da mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını kolaylaştırmaktadır.
- Aşırı yağlı yiyecek tüketimi: Yağlı yiyecekler mideyi çok fazla doldurmakta ve mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını kolaylaştırmaktadır.
- Sert şarap içmek: Sert şarap tüketimi de mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını kolaylaştırabilmektedir.
- Hamilelik: Hamilelikte hormon seviyeleri değiştiği için mide asidi kontrolünü sağlayan kaslar gevşemekte ve mide içeriğinin yemek borusuna kaçışı kolaylaşmaktadır.
Reflünün boğaza etkilerini artıran sebepler genellikle mide asidinin yemek borusuna geri kaçışını kolaylaştıran durumlardır. Mide asidinin yemek borusuna kaçışını kolaylaştıran durumlar ortadan kaldırıldığında, reflünün boğaza etkileri azalabilmektedir.
Tıbbi Tedavi
Tıbbi tedavi yöntemleri arasında ilaçlar ve cerrahi yöntemler yer almaktadır. Özellikle ilaç tedavisi yaygın bir şekilde kullanılmaktadır ve reflünün etkili bir şekilde kontrol altına alınmasını sağlamaktadır. Reflü hastalarının tedavi planları genellikle kişiye özel olarak oluşturulmakta ve doktor tarafından düzenlenmektedir.
PPI’lar (Proton pompa inhibitörleri): PPI ilaçları genellikle mide asidini azaltmak için kullanılır. Bu ilaçlar, midenin hücrelerinde bulunan proton pompa adındaki proteini inhibe ederek çalışır ve bu sayede midenin ürettiği asidin miktarını düşürürler. PPI ilaçları, sıkça gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), peptik ülser ve Zollinger-Ellison sendromu tedavisinde kullanılır.
PPI ilaçları genellikle iyi tolere edilir, ancak bazı potansiyel yan etkileri vardır. Uzun süreli kullanımda mide enfeksiyonları, bağırsak enfeksiyonları, kemik kırıkları ve böbrek problemleri gibi riskler artabilir. Ayrıca, midede gereken asidin azaltılması nedeniyle sindirim sorunları yaşanabilir ve B12 vitamini emilimi azalabilir. Doktor tavsiyesi doğrultusunda ve gerektiği şekilde kullanıldığında PPI ilaçları genellikle güvenlidir.
Mide koruyucu ilaçlar (H2 blokerleri): Mide koruyucu ilaçlar, midenin ürettiği asidin miktarını azaltarak çalışırlar ve bu sayede peptik ülserler ve gastroözofageal reflü hastalığının (GERD) tedavisinde faydalı olabilirler. Mide koruyucu ilaçların en yaygın türleri H2 reseptör antagonisti olarak bilinen ilaçlardır.
Bu ilaçların bazıları şunlardır:
- Cimetidin
- Nizatidin
- Ranitidin
- Famotidin
Mide koruyucu ilaçlar genellikle iyi tolere edilir, ancak bazı potansiyel yan etkileri vardır. Baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, kabızlık veya ishal gibi sindirim sorunları yaşanabilir. Ayrıca, uzun süreli kullanımı vitamin B12 emilimini azaltabilir ve kemik kırıkları riskini artırabilir.
Mide koruyucu ilaçlar (antasitler): Mide koruyucu antasitler, midenin ürettiği asidin etkisini nötralize ederek hızlı bir rahatlama sağlarlar ve genellikle sindirim sorunlarının hafifletilmesinde etkilidirler. Antasitler genellikle ağız yoluyla alınır ve tablet, sıvı veya çiğnenebilir formda bulunabilirler.
Mide koruyucu antasitlerin bazı yaygın örnekleri şunlardır:
- Sodyum bikarbonat
- Kalsiyum karbonat
- Magnezyum hidroksit
- Aloevera suyu
- Sodyum aljinat
Mide koruyucu antasitler genellikle güvenlidir, ancak aşırı kullanımında bazı yan etkilere yol açabilirler. Özellikle sodyum bikarbonat içeren antasitlerin aşırı kullanımı sodyum seviyelerini artırabilir ve su tutulmasına yol açabilir. Ayrıca kalsiyum karbonat içeren antasitlerin fazla alınması hiperkalsemiye yol açabilir.
Cerrahi yöntemler: Reflü hastalığında cerrahi yöntemler, özellikle diğer tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınamayan ciddi vakalarda uygulanır. Cerrahi müdahale genellikle mide ile yemek borusu arasındaki kasın güçlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilir. Bu yöntemle birlikte mide fıtığı onarılır ve midenin üst kısmı yemek borusunun etrafına sarılır.
Cerrahi yöntemler genellikle açık cerrahi veya laparoskopik tekniklerle yapılabilir. Laparoskopik cerrahi daha az invazivdir ve daha az iyileşme süresi gerektirir. Ancak cerrahinin riskleri arasında enfeksiyon, kanama ve anesteziye bağlı komplikasyonlar bulunur.
Kendin Yap Tedaviler (Evde Reflü Tedavisi)
Kendin yap tedavi yöntemleri arasında yaşam tarzında yapılan değişiklikler yer alır.
Aşağıdaki önlemler reflünün evde yönetiminde yardımcı olabilir:
- Daha küçük öğünler yiyin: Büyük öğünler yerine daha sık ama daha küçük porsiyonlarla beslenmek mide basıncını azaltabilir.
- Aşırı yemekten kaçının: Yemek sonrası hemen yatmamaya çalışın ve son öğünü yatmadan en az 2-3 saat önce tüketin.
- Kilo verin: Fazla kilonun azaltılması midedeki basıncı azaltarak reflü semptomlarını hafifletebilir.
- Tütün ürünlerinden kaçının: Sigara içmek veya tütün kullanmak reflüyü kötüleştirebilir, bu nedenle bırakmak semptomları hafifletebilir.
- Kahve tüketimini sınırlayın: Kahve gibi kafein içeren içeceklerin miktarını azaltmak mide asidini kontrol eden kasların gevşemesine yardımcı olabilir.
- Aşırı yağlı yiyeceklerden kaçının: Yağlı yiyecekler midenin daha fazla dolmasına ve mide basıncının artmasına neden olabilir.
- Sert şarap içiminden uzak durun: Sert şarap gibi alkollü içeceklerin miktarını azaltmak veya sınırlamak reflüyü kontrol etmeye yardımcı olabilir.
- Dik oturun: Yemek yerken veya bir şeyler içerken dik oturmak midenin üst kısmındaki basıncı azaltabilir.
- Kafayı yükseltin: Uyurken başınızı yükseğe kaldırmak reflünün geceleri kötüleşmesini engelleyebilir.
- Düşük karbonhidratlı diyet deneyin: Düşük karbonhidratlı diyetler bazı kişilere reflü semptomlarını hafifletmede yardımcı olabilir.
Kendin yap tedavi yöntemleri genellikle güvenlidir ancak herkes için aynı etkiyi göstermeyebilir. Eğer semptomlar devam ederse veya kötüleşirse bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.
Ne Zaman Doktora Başvurmalıyım?
Eğer şunlardan bir veya birkaçını yaşıyorsanız bir sağlık uzmanına başvurmanız önemlidir:
- Sıklıkla tekrarlayan veya uzun süren öksürük belirtileri yaşıyorsanız;
- Sesinizde sürekli bir kısıklık veya değişiklik varsa;
- Yutkunma güçlüğü çekiyorsanız;
- Ağız kokusu problemi yaşıyorsanız;
- Nefes darlığı yaşıyorsanız;
- Daha önce tanı konmuş ama tedavi edilmemiş reflü hastalığınız varsa;
- Daha önce tanı konmuş ama kontrol altına alınamamış reflü hastalığınız varsa;
- Mide ekşimesi veya kalp çarpıntısı gibi diğer reflü belirtileriniz varsa;
- Mide bulantısı veya kusma sorunlarınız varsa;
- Tüm bu belirtilerin yanında kilo kaybı yaşıyorsanız;
- Daha önce tanı konmuş ama tedavi edilmeyen reflü hastalığınız varsa;
- Daha önce tanı konmuş ama kontrol altına alınamamış reflü hastalığınız varsa;
Bunlar dışında çocuklarda uzun süren öksürük ya da hırıltılı nefes alma durumları mevcutsa da doktora başvurulması önerilir. Ayrıca bebeklerde kusma veya gıda alerjisi belirtileri de dikkat edilmesi gereken durumlar arasındadır. Risk faktörleri taşıyorsanız mutlaka profesyonel bir sağlık uzmanından bilgi almanız önemlidir. Erken teşhis hayat kurtarır!