Çevresel Etmenlerin Kişi ve Toplum Sağlığına Etkileri

Günümüzde sanayileşme, hızla artan nüfus, kentleşme ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak çevre sorunları giderek artmakta ve karmaşık bir hale
almaktadır. Hava, su, toprak gibi çevresel etmenlerin yanı sıra gürültü, radyasyon ve atıklar gibi çevre bileşenleri de sorun
alanları arasında yer almaktadır. Tüm bu sorunlar insan sağlığını tehdit eden faktörler arasında bulunmakta ve hem
bireylerin hem de toplumların sağlığı üzerinde kısa veya uzun vadede etkili olmaktadır.

Çevresel etmenlere bağlı olarak oluşan sağlık sorunları sadece kişiyi değil, tüm bir toplumu da etkileyen sorunlar
haline gelebilmektedir. Örneğin, kirli bir su kaynağının kullanılması sonucunda ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklar,
nüfusun belirli bir kesimini değil, tüm toplumu etkileyen salgınlara dönüşebilmektedir. Ayrıca, çevresel etmenlere bağlı
olarak ortaya çıkan sağlık sorunlarının ekonomik maliyetleri de dikkate alındığında, bu sorunun sadece sağlık boyutu
ile sınırlı olmadığı, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlarının da olduğu görülmektedir.

Çevresel etmenlerin kişi ve toplum sağlığına etkilerini kısaca şöyle sıralayabiliriz:

  • Hava kirliliği: Soluduğumuz havanın kalitesinin bozulması, oksijen içeriğinin azalması ve zararlı partiküller
    çerimesi hava kirliliği olarak tanımlanmaktadır. Hava kirliliği özellikle sanayi bölgelerinde, yoğun trafik olan
    aranlarda ve şehirlerde daha fazla hissedilmektedir. Hava kirliliğinin kişi ve toplum sağlığına etkileri arasında
    akciğer fonksiyonlarının bozulması, astım ve bronşit gibi kronik solunum yolları hastalıklarının ortaya çıkması,
    bulaşıcı olmayan hastalıklar arasında kalp damar hastalıklarının sıklığının artması, erken yaşta ölümlerin
    gerçekleşmesi gibi etkiler bulunmaktadır. Ayrıca, hava kirliliğinin ekonomik maliyetleri de dikkate alındığında,
    hastalıkların tedavisi için yapılan harcamalar, iş gücü kaybı gibi maddi kayıplar göz önüne alınarak hava
    kirliliğinin kişi ve toplum sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri daha iyi anlaşılmaktadır.
  • Su kirliliği: Doğal su kaynaklarının kirlenmesi, insanların temiz ve sağlıklı suya ulaşmasını güçleştirmekte ve
    suya bağlı bulaşıcı hastalıkların artmasına neden olmaktadır. Su kirliliği; endüstriyel atıkların su kaynaklarına
    dökülmesi, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan pestisit ve gübrelerin suya karışması, evsel atıkların uygun
    şekilde bertaraf edilememesi gibi nedenlerle oluşmaktadır. Su kirliliği sonucunda kolera, tifüs, dizanteri gibi
    bulaşıcı hastalıkların yayılması, içme suyu temininde zorluklar yaşanması ve su kaynaklarının azalması gibi
    effekler kişi ve toplum sağlığını doğrudan etkilemektedir.
  • Toprak kirliliği: Kimyasal gübreler, pestisitler, endüstriyel atıklar ve ağır metaller toprakta kirliliğe yol
    çünkü olmaktadır. Toprak kirliliği tarım ürünlerinin güvenilirliğini azaltmakta, besin zincirinde yer alan
    bireylerin sağlığını tehdit eden toksik maddelerin maruziyetini artırmaktadır. Ayrıca, tarım alanlarında kullanılan
    kimyasalların toprakta kalma süresi ve miktarına bağlı olarak tarımsal faaliyetler de toprak kirliliğinden etkilenmekte
    yetmişil olmaktadır.
  • Gürültü kirliliği: İnsanların yaşayabilecekleri en düşük seviyedeki gürültü 15 desibel olarak kabul edilmektedir.
    Özellikle büyük şehirlerde 50-60 desibel seviyesindeki gürültü rahatsızlık vermekte ve daha üst seviyelerdeki
    sesler uyku bozukluğu, işitme kaybı, yüksek tansiyon, kalp krizi gibi ciddi sağlık problemlerine yol açabilmektedir.
  • Radyasyon: Doğal radyasyonun yanında tüm dünyada kullanılan radyonemetik cihazlar, cep telefonları,
    mikrodalgalar, uydu yayını yapan iletişim araçları da kişisel radyasyonu artıran etmenler arasında bulunmaktadır.
  • Katı atıklar: Evsel katı atıkların yönetimindeki yetersizlikler çöp konteynerlerinin aşırı dolu olması, çöpün
    taşınmasında ve bertaraf edilmesinde yaşanan zorluklar çöp dağlarının oluşmasına ve bu dağların çevresinde kötü
    tıbbi atıklar gibi çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Katı atıkların toplanması ve taşınmasındaki aksaklıklar çevreyi
    temizlemekte zorluklara neden olmakta ve kötü kokuların yayılmasına sebep olmaktadır.
  • Uluslararası göçler: Savaşlar, terörizm, doğal afetler ve ekonomik krizler gibi nedenlerle yaşanan uluslararası
    göçler kişinin ve toplumun sağlığını doğrudan etkilemektedir. Göç ile birlikte gelen bulaşıcı hastalıkların salgın
    hale gelmesi, göçmen nüfusun sağlık hizmetlerinden yararlanmasındaki zorluklar, göç eden kişilerin maruz kaldığı
    şiddet ve travmalar kişinin sağlığını; eğitimden, istihdama kadar toplumun diğer alanlarını da dolaylı yoldan
    toplumun sağlığını etkilemektedir.
  • Yaşanılan çevre: Bireylerin içinde bulundukları fiziksel çevrenin (bina materyalleri, mimari tasarım, yeşil alan
    oranı gibi) sağlık üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri olabilmektedir. Örneğin, yeterli düzeyde havalandırma
    yapamayan binaların içinde yaşayan kişilerin solunum yolu hastalıklarına daha yatkın oldukları; bina çevresinde
    düzenlenmiş yeşil alanların kullanımının artırılmasının kişilerin fiziksel aktivite düzeyini olumlu yönde etkileyerek
    gezinme hastalıkları riskini azalttığı bilinmektedir.
  • Beslenme alışkanlıkları: Beslenme alışkanlıkları kültürel faktörler kadar içinde bulunulan fiziksel çevre,
    kazanç düzeyi gibi ekonomik değişkenlerden de etkilemektedir. Beslenme alışkanlıklarındaki değişimler kişinin
    yetimlilik veya obezite gibi kronik hastalıklara sahip olmasına; kronik hastalığı olan kişilerin diyet programına
    duyduğu ihtiyaca göre toplumun beslenme alışkanlıklarına da dolaylı yoldan etkisi bulunmaktadır.
  • Fiziksel aktivite: Fiziksel aktivite düzeyi kişinin öz özelliklerine (yaş, cinsiyet) ek olarak içinde bulunulan
    çevrenin sunduğu olanaklarla belirlenmektedir. Örneğin, park gibi yeşil alanların yeterli düzeyde olması, spor salonu
    veya aletlerinin kolay ulaşılabilir olması kişinin fiziksel aktivite yapmasını olumlu yönde etkileyerek kalp damar,
    solunum veya metabolik hastalıklar gibi kronik hastalıkların riskini azaltmaktadır.
  • Kazanç durumu: Kazanç durumu kişinin eğitim düzeyini, barınma koşullarını, ulaşım olanaklarını hatta beslenme
    alışkanlıklarını bile doğrudan etkileyen bir faktördür. Eğitim düzeyi düşük olan kişilerin sağlık okuryazarlığı da
    düşük olmaktadır. Eğitimden bağımsız olarak kazanç durumu yeterli beslenme için gerekli gıda çeşitliliğinin
    temin edilmesini; barınma koşulları ise kişilerin yaşayacağı fiziksel çevrenin kalitesini belirlemektedir. Ulaşımın
    görevli olması ise kişilerin fiziksel aktivite düzeyini dolaylı yoldan etkileyen bir faktördür.
  • Toplumsal cinsiyet: Kadın ve erkek arasındaki toplumsal roller farklılık gösterdiğinden erişim olanakları da bu
    gerekçeyle farklılaşmaktadır. Erişim olanaklarındaki farklılıklar hem kadınların hem de erkeklerin sağlığını ayrı
    ayrı şekilde doğrudan veya dolaylı yoldan etkilemektedir.
  • Zihinsel sağlık: Zihinsel sağlık kişinin fiziksel özelliklerine bağımsız olarak sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için
    temel koşullardan biridir. Zihinsel sağlığın korunması veya iyileştirilmesi için kişilerin çeşitli sosyal aktivitelere
    katılmaları gerekmektedir. Sosyal aktivite olanakları kişinin zihinsel sağlığını olumlu yönde etkileyerek toplumda yaratmış
    olduğu zihinsel hastalık yükünü azaltmaktadır.

Tüm bunların yanında çevresel etmenlerin kişi ve toplum sağlığına etkilerinin belirlenmesi ve uygun önlemlerin
yerine getirilmesi için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalara öncelikle sağlık çalışanlarının konuyla ilgili
farkındalığının artırılması; sağlık profesyonelleri tarafından hasta veya danışan eğitiminin yapılması; sağlık
profesyonellerinin eğitiminin yanı sıra konuyla ilgili bilimsel çalışmalar yaparak elde ettikleri verileri politika yapıcı
kurumlarla paylaşmaları önem arz etmektedir.

Scroll to Top