Diyabet, vücudun yüksek kan şekeri (glukoz) seviyelerini kontrol altına alacak insülin hormonu üretememesi ya da yeterince üretememesi sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır.
İnsülin, pankreas tarafından üretilen ve besinlerin enerjiye dönüştürülmesini sağlayan bir hormondur.
Diyabet hastalığında yeterli miktarda insülin bulunmadığı için kan şekerini kontrol altına almak zorlaşır. Bunun sonucunda kişi sık idrara çıkar, susar, çok yemek ister, kilo kaybı yaşar ve yorgun hisseder.
Diyabet belirtileri, kişinin yaşına, cinsiyetine, diyabet türüne göre farklılık gösterebilir. Kimi vakalarda belirtiler hafif seyrettiği için kişi bunların kendisine ait olmadığını düşünebilir. Ancak hafif seyreden vakalar ilerlediğinde çok daha ciddi hastalıklara yol açabilir.
Diyabet çeşitleri nelerdir?
Diyabet hastalığının iki ana çeşidi vardır. Bunlar Tip 1 diyabet ve Tip 2 diyabettir. İnsülin direnci gibi Pre-diyabet de diyabet türleri arasında sayılabilir.
Tip 1 diyabet:
- Pankreasın insülin üreten hücrelerini yok eden otoimmün bir hastalıktır.
- Erken yaşta ortaya çıktığı için genellikle çocukluk ve gençlik döneminin hastalığı olarak bilinir.
- Dünya genelinde diyabet hastalarının yaklaşık olarak %10’unu oluşturur.
- Genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklanan Tip 1 diyabet hastalığının kesin bir tedavisi henüz bulunmamaktadır.
- İnsülin iğneleri ile tedavi altına alınabilir.
Tip 2 diyabet:
- Daha yaygın olan diyabet türüdür.
- Çoğunlukla orta yaş ve üzeri kişilerde görülür ancak son yıllarda obeziteye bağlı olarak gençlerde de sıklığı artmıştır.
- Yüksek miktarda şeker içeren besinler tüketilmesi, kilo, hareketsiz bir yaşam, aile geçmişi bu diyabet türünün risk faktörleri arasında yer alır.
- Tip 2 diyabette insülin direnci söz konusudur. Yani hücreler insülini düzgün şekilde kullanamaz.
- Zamanla pankreas yeterli miktarda insülin üretemez hale gelir.
- Yaşam tarzının değiştirilmesi, ağızdan alınan ilaçlar, insülin tedavisi ile Tip 2 diyabet kontrol altına alınabilir.
Pre-diyabet (İleri şeker):
- Kan şekeri seviyelerinin normalden yüksek ancak henüz Tip 2 diyabet seviyesi alt olduğu durumdur.
- Sağlıklı bir şekilde kan şekeri seviyeleri kontrol altına alındığında Pre-diyabet hastalığı Tip 2 diyabete dönüşmez.
- Sağlıklı beslenmek, kilo vermek, egzersiz yapmak ile kan şekeri seviyeleri normale döndürülebilir.
Diyabetin yaygın belirtileri nelerdir?
Kişiler vakit kaybetmeden hastanelere başvurması gereken durumların başında şu işlemler gelir:
- Açlık hissinin artması
- İdrara çıkma sıklığında artış
- Vücudun çeşitli bölgelerinde yaraların oluşması ve bu yaraların geç iyileşmesi
- Beden ağırlığın azalma
- Görmede bulanıklık yaşama
- Yorgun ve güçsüz hissetme
Diyabet belirtileri, çoğu zaman erken evrede fark edilmeyebilir. Çünkü çok susama, sık idrara çıkma, halsizlik ve açlık gibi belirtiler normal yaşantının getirdiği yorgunluk ve susuzluğuna da ilişkilendirilebilir.
Diyabetin beraberinde getirebileceği yaşamı tehdit eden komplikasyonların başında şu işlemler gelir:
- Ateş ve titreme gibi enfeksiyon belirtileri
- Göğüs ağrısı ve nefes darlığı kalp krizi belirtileri olarak değerlendirilebilir
- Nefesin keton mekiği gibi kokması
- İnsülini düşüren yüksek tansiyon seviyeleri düşük kan şekeri belirtileridir
- Mide bulantısı ve kusma geleceğin önemli bulgularındandır.
Sık idrara çıkma (Pollaküri)
- Pankreasın ürettiği insülün ihtiyacın karşılayamaması nedeni ile kanda biriken şeker böbreklere kadar ulaşır.
- Böbrekler kandaki şekeri atmak için idrar yoluna geçer. Bu durumda böbreklerin normalden daha fazla çalışması anlamına geldiği için sık idrara çıkma durumu yaşanır.
- Sık idrara çıkma durumu gece uyku sırasında da tuvalete kalkmayı gerektirecek kadar fazla olabilir.
Aşırı susama (Polidipsi)
- Sık idrara çıkma durumunun bir sonucu olarak aşırı susama durumu ortaya çıkar. Çünkü vücut kaybettiği sıvayı telafi etmek için su içerme isteğini arttırır.
- Diyabetin aktif olmadığı dönemlerde bu durum çok fazla fark edilmez.
Aşırı acıkma (Polifaji)
- Aşırı acıkma durumunun meydana gelmesi önceki gün veya bir hafta kadar yakın bir geçmişe işaret eder.
Bir türlü geçmeyen yara veya enfeksiyonlar
- Diyabet yaraları geç iyileştiği için enfeksiyona maruz kalma riski taşır. Enfeksiyon ise vücudun kendisini iyileştirememesinden kaynaklanır.
Kilonun azalması
- Vücut insülini kullanamadığı için enerjiyi dışarıdan almak amacı ile yağları ve kasları proteinleri parçalamaya başlar. Bu durumda kilo kaybını beraberinde getirir.
Bulanık görme
- Kandaki şeker seviyesinin yüksek olması göz merceğinin etkilenen şeklidir. Göz merceğinin normal şekilde çalışamaması sonucunda bulanık görme problemi yaşanır.
- Ayrıca diyabet kişinin göz sağlığını korumasına yardımcı olan yılları da etkileyebilir. Bu durumdan retina hücreleri olumsuz etkilenir. Diyabetik retinopati olarak adlandırılan bu durum görme yetisinin kaybına kadar varıncaya kadar retinaların hasar görmesine neden olabilir.
Yorgunluk, halsizlik
- Diyabet yorgunluk basit bir şekilde kandaki şekerin yükselmesi ve vücudun bunu düşürmek için harcadığı efor olarak düşünülebilir. Buna ek olarak vücudun enerjiyi dışarıdan almak zorunda kalması da yorgunluğu tetikleyen nedenler arasında yer alır.
Karbonhidrat tüketimine karşı aşırıya kaçmadan şekeri düşüren yiyecekler
- Makaroniklerin yerine tam buğday ekmek, kuru baklagiller ve yulaf gibi yüksek lif içeren karbonhidratları tercih edin.
- Meyve sebze tüketimini artırın. Çeşit çeşit meyve sebze yemek çeşitliliğinize zenginlik katacağı gibi aynı zamanda lif içeriği sayesinde kan şekerini dengelemenize yardımcı olacaktır.