Diyabet (şeker hastalığı) kandaki şeker oranının (glikoz) çok yüksek olmasıyla karakterize bir hastalıktır ve şeker hastalığının cilde etkileri oldukça fazladır. Vücut bu şekeri kana karışmasının hemen ardından kullanamaz ve hayati destek sağladığı hücrelerine glikoz ulaştıramaz. Tip 1 diyabetli kişilerde pankreas yeterince insülin üretemezken, Tip 2’de üretilen insülin vücudun kullanamadığı anlamına gelir. Aynı zamanda vücut ısısının fazla yükselmesiyle idrar çıkışı artar ve bu durum vücudun susuz kalmasına neden olur. Diyabetin en önemli belirtilerinden biri de sürekli olarak tatlı meyve şekeri olan polidipsidir. Susuzlukla beraber diyabette birçok değişik etki meydana gelmektedir.
Diyabetin cilt üzerindeki etkilerinden olsa gerek “Şeker hastalığı cilde iyi gelir mi?” sorusuna verilecek en net cevap tabii ki “hayır” olacaktır. Çünkü diyabet tedavisi dahi cildi diyabetin olumsuz etkilerinden maalesef korunmasını sağlamaya yetmemektedir. Diyabetin seyrine göre değişiklik gösteren cilt etkileri kimi zaman can sıkıcı olabilen komplikasyonlar olmaktadır. Lezyonlar, kuruma, enfeksiyon isimleri verilen diyabetin cilt üzerindeki etkileri farklı adlarla anılmaktadır.
Bu lezyonlar ya da lezyonvari öğeler diyabetin seyrine göre ciltte tek bir yerde ya da birçok bölgede birden fazla şekilde gözlemlenebilmektedir. Cildin üzerinde puan puan, çentik çentik, harf harf şeklinde oluşan bu lezyonlar aslında diyabetin seyrinden kaynaklanan “diyabetik dermopati” yani “diyabet yaraları”dır. Oluşan her yaradan ya da lezyondan sonra vücudun epskine ihtiyacı yoktur tabii ki ancak cildin bu tarz yaralara yani lezyonlara maruz kalması vücudun dışarıdan içeriye doğru giden organizasyonunu gösterir.
Başka bir deyişle, bir yaradan diğer yaraya, bir lezyondan diğer lezyona geçiş yaparken, tabakalar arası ilişkiler düzenlenememektedir. Diyabetik yaralarda çeşitli komplikasyonlar meydana gelebilir. Meydana gelen yaralar normal bir doku gibi onaramaz ve iyileşemez; gerçeklerinden yaraların potansiyeli olduğu hâlde normalden daha geç bir zamanda iyileşebilmektedir.
Genel olarak diyabet yaralarının özelliği; ilk başta kırmızımsı ya da kahverengimsi görünümde olmaları, dikensiz gül gibi algılanmaları ve sonradan beyazlamaları, sertleşmeleri ya da çürümüş gibi gözükmeleridir. Cilt yaraları gözden kaybolabilmektedir ancak yaptıkları etki ortadan kalkmamaktadır. Diyabette görülen yaraların bir özelliği de vücudun normal sıcaklığının yükselmesiyle ateşin artış göstermesidir.
Genel olarak diyabette yaraların oluşma sebebi yüksek kan şekeri yani hiperglisemi diyebileceğimiz diyabettin tıbbi dilde görülme sıklığıdır. Bir başka deyişle diyabette yaralara karşı dirençsizlik oluşmaktadır ve bu durum maalesef tatlı hastalığı olarak da bilinen diyabetin cilde etkileri arasında yer alır.
Diyabetin cilt üzerindeki etkilerinden bazıları şu şekildedir;
- Cildin sertleşmesi: Özellikle kolların ve bacakların sertleşmesi ve tüylenmesi görülebilir.
- Böcek ısırması: Ciltte böcek ısırması gibi lekeler oluşabilir.
- Grube hastalığı: Ciltteki atardamarların sertleşmesiyle gelişen küçük nodüllerdir. Diyabetlilerin yaklaşık %5-10 kadarında ortaya çıkar, genellikle ellerde ve ayaklarda görülen derin gri veya kahverengi yumrular şeklindedir. Kan şekeri kontrol edildiğinde meydana gelme sıklığı azaltılabilir.
- Diyabet yaraları: Diyabet yaraları küçük yaralardan oluşabileceği gibi büyük diyabet yaralarına da sebep olabilmektedir. Bu yaralar özellikle ayaklarda, bacaklarda ve ellerde oluşmaktadır.
Hareketsiz kalan bölgelerde kan akışının azaldığı için fazla kullanıma bağlı olarak yaralanmalar olabilir.