Zararlı Alışkanlıkların Birey ve Toplum Üzerindeki Etkileri

Giriş

Toplumun birer ferdi olarak yaşadığımız bu hayatta, bazı alışkanlıklar irademizi zorlayarak hayatımızın bir parçası haline gelir. Zararlı olduğu bilinse de kişinin bunlara son vermesi oldukça güçtür. Sigara, uyuşturucu ve alkol gibi maddelere bağlı bağımlılıklar başta sağlığımız olmak üzere, içinde bulunduğumuz aile ve toplum üzerinde ciddi olumsuz etkilere neden olur. Aynı şekilde, her insanın zaman zaman zararlarını bildiği fakat yine de bir türlü vazgeçmediği; yemek yemek, telefon, bilgisayar ve televizyon gibi bağımlılık düzeyinde olmayan ama zararlı alışkanlıklar da kişinin ve toplumun genel sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açar.

Gelişme

Zararlı alışkanlıkların insan üzerindeki etkileri konusunda iki ayrı başlıktan bahsedebiliriz. Bunlar: Bağımlılık yapan maddeler ve bağımlılık yapmayan ama kişinin sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olan alışkanlıklardır.

Bağımlılık yapan maddelere bağlı zararlı alışkanlıkların etkileri:

Sigara, alkol ve uyuşturucu gibi maddeler; insan üzerindeki fiziksel etkilerinden dolayı bağımlılık yapan maddeler arasında yer alır. Bu tür maddelere yönelik bağımlılıklar bireylerin iradesini tamamen ele geçirir ve onlar üzerinde son derece olumsuz etkiler oluşturur.

Bunlardan en yaygını sigara ve tütün ürünleridir. Sigara içmenin sağlığa ne denli zararlı olduğu konusunda herkes bilgilendirilmiş olsa da; kötü kokusu, sosyal çevrede oluşturduğu rahatsızlık ve yüksek maliyetleri bile birçok insanı sigarayı bırakmaya ikna etmeye yeterli olmaz. Sigara bağımlılığı, nikotinin insan beyninde yarattığı etkiden kaynaklanır. Sigaraya bağlı ölümcül hastalıklar olsa bile; bir kere sigaraya başlayan birinin bundan sonra kendi iradesi ile sigarayı bırakması son derece güçtür. Sigara içmeyen bir kişide, merak duygusu ve arkadaş etkisi gibi dışsal etkenler kişinin sigara içmeye başlamasına sebep olabilir. Kısa süreli keyifler için yapılan bu seçimlerin uzun vadede getireceği ölümcül sonuçlar üzerine çok fazla düşünülmez. Oysaki Türkiye’de her yıl yaklaşık 100.000 kişi sigaraya bağlı hastalıklardan hayatını kaybetmektedir. Bu kişilerin büyük bir kısmı genç yaşta tedaviye gelen ama geç kalınmış kanser, kalp ve damar hastalıkları ile kronik akciğer hastalığı tanısı konulan sigara içicileridir. Bununla birlikte, sigara kullanan gebelerin doğurduğu bebeklerde; düşük kilolu, gelişim geriliğine uğramış ve bazen de anne karnında ölmüş doğmuş sigara etkisi altındaki bireylerdir. Sigaranın sadece birey üzerindeki etkisi değil aynı zamanda çevresindeki insanlar üzerindeki etkisi de oldukça fazladır. Anne baba sigara içen kişilerde, sigaranın zararlarına maruz kalan çocuklarda gelişim geriliği, astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıkları daha sık görülmektedir. Yine araştırmalara göre; sigara içen kişilerin yanında büyüyen çocuklarda ileriki yaşlarda zihinsel gerilik ve düşük sezgi yeteneği daha sık görülmektedir.

Alkol tüketimi de bağımlılık yapan diğer zararlı bir alışkanlıktır. Alkol tüketiminin sağlığa zararları hakkında da toplum geneli iyi bir bilince sahiptir. Buna rağmen alkol tüketimindeki artışta bilinçli tüketim sonucu ortaya çıkan zararların ortadan kalkması ile ilgili hiçbir garanti olmamasından kaynaklanmaktadır. Alkole bağlı bağımlılık kişiyi hem sosyal hem de fiziksel açıdan ciddi sorunlar ile karşı karşıya bırakır. Alkol tüketimi ile oluşan karaciğer sirozu; tedavi edici cerrahi yöntemler denenmeden kansere bağlı ölümlerden daha fazla ölüm oranına sahip olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte alkole bağlı davranış bozukluğu; cinayet, tecavüz hatta intihar girişimlerinde artışa neden olur.

Uyuşturucu madde kullanımı da bağımlılık yapan diğer zararlı bir alışkanlıktır. Başta esrar olmak üzere uyuşturucu maddelerin ilk kullanımı ile ilgili toplumda yanlış bir algı bulunmaktadır. Uyuşturucu madde kullanımının hemen her yaş grubunda yaygınlaşması ile birlikte buna bağlı gelişen sağlık sorunları da artmaktadır. İlk kez bir yaştan önce uyuşturucu madde kullanan kişilerde madde bağımlılığı riskinin geç başlayanlara göre 2-4 kat daha fazla olduğu araştırmalarla gösterilmiştir. Uyuşturucu madde kullanımının gebe kadınlarda artması ile birlikte doğumsal anomalili, düşük kilolu ve erken doğmuş bebeklerde de ciddi artış gözlemlenmiştir.

Bağımlılık yapmayan ama zararlı olan alışkanlıkların etkileri:

Zararlı alışkanlıkların insan üzerindeki etkileri konusunda bağımlılık yapmayan ama kişinin sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olan alışkanlıklar da önemlidir. Bu tür alışkanlıklarda kişi kendi iradesi ile davranışını kontrol edemese de maddelere bağlı bağımlılıklardaki kadar güçlü değildir.

Fast food tarzı beslenme alışkanlığı bu tür zararlı alışkanlıklara en iyi örnektir. Yoğun işe yetişme kültürü ve hayatın hızlanması ile birlikte Türkiye’de de fast food tarzı beslenme alışkanlığı artmaktadır. Bu tarz beslenmenin vücut sağlığı üzerindeki etkileri hakkında toplumda iyi bir bilinç vardır ama buna rağmen bu türden gıdalara olan talep durdurulamamıştır. Araştırmalar, sık fast food tarzı gıda tüketiminin obezite riskini yüzde 50-100 oranında artırdığını göstermektedir.

Az uyumak ya da uyumamak da zararlı alışkanlıklardan birisidir. Hayatın hızlı akışı, kariyer yapma isteği ya da sadece televizyon izlemek için gece geç saatlere kadar uyan kişilerde uykuya bağlı oluşabilecek sağlık problemleri hakkında yeterli bilgiye sahip oldukları halde davranışlarını kontrol edemezler. Araştırmalar az uyumanın bağışıklık sistemini zayıflattığını, kalp hastalıkları riskini arttırdığını ve obeziteye neden olduğunu göstermektedir.

Çok çalışmak ya da ders çalışmak gibi kişisel hedeflerden kaynaklanan gece geç saatte kadar uyanık kalma alışkanlığı da az uyumak ile aynı etkileri yaratmaktadır.

Televizyon, bilgisayar ve telefon gibi elektronik aletlere ayrılan zaman da kişinin vücut sağlığı üzerindeki etkisiyle ilgili bilinçlenen ama yine de zararlı alışkanlıklarından vazgeçemeyenlerden biridir. Özellikle çocuklar ve gençlerde bilgisayara ayrılan zaman giderek artmaktadır. Bilgisayar kullanım süresinin 2 saatten fazla olması obezite riskini 2 kat daha fazla arttırdığı araştırmalarla gösterilmiştir.

Kafein içeren içecekleri tüketmek de bu alışkanlıklar arasındadır. Türk kahvesi ya da çayın kafein oranı düşük olduğu için sık tüketilmesi problem olarak görülmez. Oysaki, bu içeceklerin içerdiği kafein tek seferde sınır değerden fazla alındığında ya da gün içine dağıtılarak kafeinsiz içecek tüketimine göre fazla sayıda içildiğinde vücudu olumsuz etkilemeye başlar. Yapılan çalışmalarda günde 500 mg’dan fazla kafein alan kişilerde anksiyete bozukluğu, uykusuzluk ve mide problemleri daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur.

Birey ve Toplum Üzerindeki Etkiler:

Zararlı alışkanlıkların insan üzerindeki etkileri somut şekilde sağlık sorunları olarak kendini gösterir. Bireylerin bu alışkanlıklardan kaynaklanan sağlık sorunları için harcayacakları zaman ya da maddi kaynaklar; hem kendileri hem de toplum için büyük bir kayıptır.

Uygun tedavi yöntemleri uygulanmadığında bu tür alışkanlıklara bağlı gelişen sağlık sorunları kronik hale gelir ve tedavisi çok daha zorlaşır. Bireylerin bu alışkanlıklar nedeni ile hastaneye başvuru oranlarında artış gözlemlenir. Bu durum doğal olarak sağlık sistemleri üzerinde ek bir yük getirir.

Zararlı alışkanlıklardan kaynaklanan sağlık problemleri sadece bireyi değil aynı zamanda ailesini, sosyal çevresini hatta çalıştığı kurumu bile olumsuz yönde etkiler.

Özellikle bağımlılık yapan maddelerin kullanımı; eğitim düzeyi, meslek seçimi ve madde kullanımı sıklığına bakılmaksızın tüm bireylerde eşit şekilde maddeye bağlı sağlık sorunu riskini artırır.

Ayrıca zararlı alışkanlıklara sahip olan bireylerde intihar oranı, agresif davranışlarda bulunma ve şiddet suçlarından tutuklanma oranları diğer gruba göre anlamlı şekilde fazladır.

Sonuç

Zararlı alışkanlıkların birey ve toplum üzerindeki etkileri göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Bu davranışların herhangi birisinin kişide var olması halinde bunu ortadan kaldıracak ya da tedavi edecek şekilde yapılandırılmış sağlık sistemlerine ihtiyaç vardır. Bununla birlikte, her bireyin kendi iradesi ile zararlı alışkanlıklardan uzak durması hem kendileri hem de toplum için pozitif bir katkı sağlayacaktır.

Scroll to Top