Depremlerin Büyüklüğü, Şiddeti ve Etkileri

Büyük bir depremin ardından aynı bölgede artçı sarsıntılar yaşanabilir. Büyük depremler, çok sayıda yapının yıkılmasına ve birçok kişinin hayatını kaybetmesine neden olabildiği gibi, altyapıda da büyük hasar meydana getirebilir. İletişim ve ulaşım yollarında meydana gelen hasar, kurtarma ve yardım çalışmalarını olumsuz etkileyebilir. Bu durum, depremin büyüklüğüne ve şiddetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Bir depremin büyüklüğü; meydana geldiği yer, derinliği ve sarsıntının şiddetini algılayan aletlerin hassasiyetine göre ölçülür. Depremin büyüklüğünü ölçen ölçeklerden bazıları şu şekildedir:

  • Richter ölçeği
  • Moment magnitüd ölçeği
  • Woods-Hole deniz bilimleri enstitüsü ölçeği
  • Uluslararası seismological centre ölçeği
  • Kanada doğal kaynaklar bakanlığı ölçeği
  • Güney avrupa seismological centre ölçeği
  • Sismolojik araştırmalar merkezi ölçeği

Richter ölçeği, bir depremin büyüklüğünü ölçmek için kullanılan bir ölçektir. Bu ölçek, 1935 yılında Charles F. Richter tarafından geliştirilen bir logaritmik ölçektir. Richter ölçeğinde her bir birim artış, depremin büyüklüğünde 10 katlık bir artışa denk gelir. Örneğin, Richter ölçeğinde 5.0 büyüklüğündeki bir deprem ile 6.0 büyüklüğündeki bir deprem arasında 10 kat fark vardır. Richter ölçeği, 0’dan 9’a kadar olan büyüklükleri ifade eder. Bu ölçekte; 3.0 veya daha küçük depremler hissedilmezken, 8.0 veya daha büyük depremler çok büyük olarak kabul edilir.

Richter ölçeği, depremin sismograf adı verilen aletlerle ölçülen en yakın sismograf istasyonuna olan mesafesi göz önünde bulundurularak hesaplanır. Bu hesaplama esnasında deprem merkez üssünün derinliği ve bulunduğu yer de dikkate alınır. Farklı yerlerde bulunan sismograf istasyonlarında farklı değerler ölçülebilir. Ancak Richter ölçeğinin mantığı her yerde aynı şekilde işler.

Moment magnitüd ölçeği ise, depremin büyüklüğünü daha doğru bir şekilde ölçmek için kullanılan bir ölçektir. Bu ölçekteki M harfi “magnitüd” kelimesinin kısaltmasıdır. Moment magnitüd ölçeği, deprem sırasında yerin kırılmasından kaynaklanan sismik momentin logaritmasını alarak çalışır. Bu nedenle M_w şeklinde gösterilir. Moment magnitüd ölçeği, özellikle büyük depremleri ölçmek için kullanılır ve Richter ölçeğinden daha güvenilir olarak kabul edilir.

Sismik moment kavramı ise, depremin meydana geldiği yer kırığı boyunca kaydırma miktarı ile kaydırma uzunluğunun çarpımına eşittir. Sismik moment şu şekilde hesaplanır:

  • Mo = D x W x L

D: Yer kaymasının kaydırma miktarı, W: Yerin kaymış olduğu genişlik, L: Yer kaymasının uzunluğudur.

Sismik momentin birimi N.m (Newton-metre) olarak bilinir ve depremin büyüklüğü ile sismik moment arasında şu ilişki vardır:

  • M = log10(Mo) + 9,1

M=deprem büyüklüğü Mo=sismik moment

Aynı zamanda deprem büyüklüğünü ölçmek için farklı ülkelerde ve kuruluşlarda farklı isimlendirmeleri ve ölçekleri olan sistemler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:

  • Woods-Hole deniz bilimleri enstitüsü (WHO) ölçeği
  • Uluslararası sismolojik merkez (ISC) ölçeği
  • Kanada doğal kaynaklar bakanlığı (NRCan) ölçeği
  • Güney avrupa sismolojik merkezi (EMSC) ölçeği
  • Sismolojik araştırmalar merkezi (SRAC) ölçeği

Bir depremin şiddeti ise o depremin insanların üzerinde yarattığı psikolojik etki ve insanlara, yapılara ve çevreye verdiği zarar anlamına gelir. Depremin şiddeti, büyüklüğünden bağımsız olarak birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bu faktörler; depremin meydana geldiği derinlik, depremin meydana geldiği yerleşim yerine olan uzaklık, yerleşim yerinin zemin özellikleri ve yapılan yapıların dayanıklılığı gibi unsurlar olabilir. Örneğin bir bölgedeki insanlar hafif sarsıntılar hissedebilirken başka bir bölgedeki insanlar daha şiddetli sarsıntılar hissedebilir veya aynı bölgedeki insanlar farklı zamanlarda farklı şiddetler hissedebilir.

Depremin büyüklüğünü ölçmek için kullanılan ölçekteki ML, M,Ld ve Lg gibi ifadeler deprem şiddetini belirlemek için kullanılan terimlerdir.

  • M=depremin şiddeti
  • Ld=derinlik dalgası (P dalgası)
  • Lg=yer dalgası (S dalgası)
  • P=P dalgası
  • S=S dalgası

P dalgaları: İlk dalgalardır ve ses hızında ilerleyerek kısa bir süre içinde depremin ulaşmasını sağlarlar. P dalgaları insanlarda genellikle hissedilmezler ama sismograf aletlerinde kolayca algılanırlar.

  • S dalgaları: P dalgalarından sonra gelen S dalgaları daha yavaş yayılırlar ve daha fazla hasara neden olurlar.

Deprem şiddeti ölçümünde kullanılan bazı ölçekler ise şu şekildedir:

  • Mercalli Intensity Scale (MMS)
  • Símon Richter Scale (SRS)
  • Tsunami Height Scale (THS)

Deprem büyüklüğü ile deprem şiddeti arasında doğrudan bir ilişki yoktur ancak birbirini etkileyen unsurlardır.

  • Genel olarak büyük depremler yüksek şiddetlere sahiptir fakat her zaman bu böyle değildir. Örneğin Mw8.5 büyüklüğündeki bir deprem çok uzak mesafelerde düşük şiddetler yaratabilir.
  • Ayrıca derin depremler genellikle düşük şiddetler üretirken çok yakın mesafelerde yüsek şiddetler üretebilirler.
  • Aynı zamanda zemin özellikleri ve yapıların dayanıklılığı da büyüklük ile şiddet arasındaki ilişkiyi etkileyen unsurlardandır.

Bir depremin etkisi ise; insanların hayatını kaybetmesi, yaralanması veya travma yaşaması gibi insan üzerindeki etkileri, binaların yıkılması veya hasar görmesi gibi yapılar üzerindeki etkileri ve toprak kaymaları veya tsunamiler gibi çevresel etkileri içermektedir.

  • İnsanlar üzerinde:
  • -Büyük depremler insanların hayatını kaybetmesine veya yaralanmasına neden olabilir.
  • -Ayrıca insanlar deprem anında yaşadıkları korku nedeniyle psikolojik travmalara maruz kalabilirler.
  • Binalar üzerinde:
  • -Büyük depremler binaların yıkılmasına veya hasar görmesine neden olabilir.
  • -Ayrıca altyapıda meydana gelen hasarlar ulaşım yollarını etkileyebilir ve kurtarma çalışmalarını zorlaştırabilir.
  • Çevre üzerinde:
  • -Büyük depremler toprak kaymalarına veya tsunamilere neden olabilir.
  • -Ayrıca depremler sırasında meydana gelen yangınlar da çevreyi olumsuz etkileyebilir.
Scroll to Top