Çevre Kirliliği ve Sağlık

Sanayi devriminden bu yana insanlık tarihi hızla artan nüfus ve kontrolsüz sanayileşme ile çevre kirliliği konusunda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Çevre kirliliği, çevrede bulunan doğal kaynakların insan faaliyetleri sonucu kirletilmesi ve bozulması olarak tanımlanmaktadır. Hava, su ve toprak kirlilişi başta olmak üzere gürültü, ısı, radyasyon ve biyolojik kirlilik türleri bulunmaktadır. Tüm bunların insan sağlığı üzerindeki etkileri ise oldukça kapsamlıdır. Çevre kirliliğinin sağlık üzerindeki etkileri sadece o anle sınırlı olmayıp, uzun vadede doğabilecek sonuçları da içermektedir.

Günümüzde çevre kirliliisinin insan sağlığı üzerindeki etkileri farkedilir oranda artmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından açıklanan verilere göre her yıl 7 milyondan fazla insan hava kirliliği ve çevresel riskler sebebiyle hayatını kaybetmektedir. WHO Avrupa Bölgesi’nde ise ölümlerin %13’ünün çevresel risklerden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri ise şu şekilde sıralanabilir:

Çevre Kirliliğinin İnsan Sağlığına Etkileri

Aerobiological Kirlilik

Havadaki canlı ve cansız partiküllerin oranlarının artması olarak tanımlanan aerobiolojik kirlenme, çevre kirliliğinin en önemli başlıklarından biridir. Bu durum insan sağlığını direkt olarak etkilemektedir. Özellikle büyük şehirlerde yoğun sanayi faaliyetleri ve trafik sebebiyle görülen aerobiolojik kirlenme; alerjik reaksiyonlar, astım ve solunum yolu enfeksiyonları gibi nefes darlığı ve hırıltılı solunum, kronik öksürük, göğüs ağrısı ve nefes almada güçlük gibi semptomlara yol açmaktadır.

Kimyasal Kirlilik

Sanayi tesislerinin veya evsel atıkların su kaynaklarına deşarjı sonucu suların kimyasal maddeler ile kirlenmesi durumu olan kimyasal kirlilik, sucul ekosistemleri tehdit ettiği gibi insan sağlığını da çeşitli şekillerde etkilemektedir. Kirli suların içme suyu olarak kullanılması ya da tarımda kirli sulardan sebze meyve sulaması yapılması sonucu insanların vücutlarına kimyasallar girmekte ve çeşitli hastalıklara yakalanmaları olası hale gelmektedir. Kimyasal kirliliğin insan sağlığına etkileri; üreme bozuklukları, kanser, sinir sistemi hastalıkları ve organ hasarları şeklinde özetlenebilir.

Fiziksel Kirlilik

Doğadaki fiziksel dengelerin; ışık, sıcaklık, nem gibi faktörlerin insan aktiviteleri sebebiyle bozulması sonucu ortaya çıkan fiziksel kirlilik de insan sağlığını tehdit etmektedir. Özellikle ısı kirliliği; uyku bozuklukları, halsizlik, baş ağrısı, iştahsızlık ve konsantrasyon eksikliği gibi semptomlara sebep olabilmektedir.

Radyasyon Kirliliği

Radyasyonun yayılımının arttığı bölgelerde yaşayan insanlar normal oranlardaki radyasyonun etkilerinden daha fazla etkilenmektedir. Radyasyon kaynaklı etkilere maruz kalan bireylerde kansere varan sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.

Gürültü Kirliliği

Fabrikalar, inşaat alanları ve araç trafiği gibi kaynaklardan yayılan seslerin oluşturduğu gürültü kirliliği; işitme kaybı, yüksek sesle konuşma ihtiyacı, dikkat dağınıklığı ve baş ağrısı gibi semptomlara yol açabilmektedir.

Özellikle Çocuklarda Çevre Kirliliğinin Sağlık Üzerindeki Etkileri

Yapılan araştırmalar çocukların çevresel risklere karşı daha duyarlı olduklarını ve bu nedenle daha çok etkilendiklerini göstermektedir. Çocukların vücut oranına göre daha fazla hava soluması, daha az olgunlaşmış bağışıklık sistemleri ve gelişmekte olan organları nedeniyle çevresel kirleticilere karşı daha hassas olmalarıdır. Buna bağlı olarak çevre kirliliğinin çocuklar üzerindeki etkileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Düşük doğum ağırlığı
  • Erken doğum
  • Astım
  • Enfeksiyöz hastalıklara yatkınlık
  • Nörolojik gelişim geriliği
  • Davranış bozuklukları
  • Öğrenme güçlüğü
  • Kanser

Sonuç Olarak

Çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini yadsımak mümkün değildir. Birçok kişi her yıl hava kirliliği sebebiyle hayatını kaybetmekte ve çevresel riskler sebebiyle ciddi hastalıklara yakalanmaktadır. Bu nedenle hem bireysel hem de toplumsal anlamda çevre kirliliğinin önüne geçebilmek için alışkanlıklarımızı değiştirmeli, çevre bilinci oluşturmalı ve bunu sürdürebilir hale getirmeliyiz. Ayrıca devlet politikaları da bu bilinçle oluşturulmalı ve uygulamaya konulmalıdır.

Scroll to Top