Diyabetik Nefropati Nedir? Diyabet Hastalarında Böbrek Sağlığını Korumak

Diyabetik nefropati, tip 1 ve tip 2 diyabetin en yaygın ve uzun süreli komplikasyonlarından biridir. Diyabetin etkisiyle böbreklerin hasar görmesi olarak tanımlanabilir. Diyabetik nefropatide böbrekler, atık maddeleri ve fazla sıvıyı vücuttan uzaklaştırma işlevini yerine getiremez ve bu da kan basıncının yükselmesine ve vücutta fazla sıvı birikmesine neden olabilir. Diyabetik nefropati, böbrek yetmezliğine, kalp hastalıklarına ve felç gibi diğer vasküler komplikasyonlara yol açabileceğinden oldukça ciddidir. Bu nedenle hem diyabetin hem de kan basıncının iyi kontrol edilmesi, böbrek sağlığını korumak için çok önemlidir.

Diyabetik Nefropatinin Belirtileri Nelerdir?

Diyabetik nefropatinin belirtileri, hastalığın hangi evresinde olduğuna bağlı olarak değişebilir. Diyabetik nefropatinin erken dönemlerinde herhangi bir belirti olmayabilir. Ancak ilerledikçe şu belirtiler ortaya çıkabilir:

  • Yüksek tansiyon: Böbrekler hasar gördüğünde kan basıncını düzenleme işlevi azalır ve hipertansiyon gelişebilir.

  • İdrarda protein: Böbrekler hasar gördüğünde, idrarda normalden fazla protein bulunabilir. Bu durum idrarda köpük oluşmasına neden olabilir.

  • İdrar çıkışında değişiklik: İdrara çıkma sıklığında artış veya azalma, gece idrara çıkma, idrar kaçırma veya idrar yaparken zorlanma gibi belirtiler olabilir.

  • Şişkinlik: Vücutta sıvı birikmesi sonucu ayak bilekleri, eller veya yüz gibi bölgelerde şişlik oluşabilir.

  • Yorgunluk: Anemi nedeniyle yorgunluk hissi yaşanabilir.

  • Mide bulantısı: Mide bulantısı veya kusma, mide rahatsızlıkları ve iştahsızlık hissi oluşabilir.

  • Kaşıntı: Vücudun çeşitli bölgelerinde kaşıntı meydana gelebilir. Bu belirtiler, diyabetik nefropatinin ilerlediğini ve böbrek fonksiyonlarının bozulduğunu gösterir. Bu nedenle bu belirtilerden herhangi biri ortaya çıktığında bir doktora başvurmak önemlidir.

Diyabetik Nefropati Hangi Evrelerde Gelişir?

Diyabetik nefropati, dört evrede gelişir. Her evre, hastalığın şiddetini ve böbrek fonksiyonlarındaki bozulmayı gösterir. Her evredeki böbrek fonksiyonu şu şekilde tanımlanır:

  • 1. Evre (Mikroalbüminüri öncesi): Bu evrede böbrekler normalden daha fazla çalışır. Diyabetik nefropati tanısı konulmamış olsa da böbrek hasarı başlamıştır ve yüksek tansiyon görülebilir.

  • 2. Evre (Mikroalbüminüri dönemi): Bu evrede böbreklerden idrara az miktarda protein sızması (mikroalbüminüri) görülür. Mikroalbümin, küçük bir protein parçasıdır ve idrardaki varlığı böbrek hasarının erken göstergesidir. Bu evrede hipertansiyon kontrol altına alınmalıdır.

  • 3. Evre (Klinik albüminüri): Bu evrede böbreklerden daha fazla protein sızmaya başlar (klinik albüminüri). Albümin, kanda bulunan bir proteindir ve idrarda yüksek seviyelerde bulunması böbrek hasarını gösterir. İdrarda üç ay boyunca 300 mg’dan fazla albümin bulunması klinik albüminür olarak kabul edilir. Bu evrede kan basıncı kontrolsüzse kalp yetmezliği gibi ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.

  • 4. Evre (Son dönem böbrek hastalığı): Bu evrede böbrek fonksiyonları ciddi şekilde bozulur ve böbrek hastalığının son aşamasına geçilir. Diyaliz veya böbrek nakli gerektirecek kadar ciddi bir durum ortaya çıkabilir. Bu evrede vücudun toksinleri temizleme yeteneği azalır ve kanın filtre edilmesi için diyalize ihtiyaç duyulur.

Diyabetik Nefropati Neden Olur?

Diyabetik nefropatinin başlıca nedeni uzun süreli yüksek kan şekeri seviyeleridir. Kan şekeri seviyesinin kontrol altına alınamaması, böbreklerin içindeki süzgeçleri oluşturan küçük damarların hasar görmesine neden olur. Bu durum;

  • Hiperlipidemi: Kandaki lipid seviyesinin artması sonucu oluşan hiperlipidemi, kan damarlarında plak birikmesine neden olur ve bu da damarların daralmasına yol açar.

  • Hipertansiyon: Böbreklerin atardamarlarının daralması sonucu böbreklerin hasar görmesine ve hipertansiyona yol açarak kalp damarlarını etkilemesiyle ilerler.

  • Hiperfiltrasyon: Kan basıncı yükseldiğinde kanın böbreklerden süzülmesi artar ve bu duruma hiperfiltrasyon denir. Hiperfiltrasyon, böbreklere gelen kan akımını artırır ve böbreklerin içindeki süzgeçler hasar görür.

Bu süreçler sonucunda böbrek fonksiyonları bozulur ve diyabetik nefropati ortaya çıkar. Diyabetin kontrol altına alınmaması, sigara kullanımı, stres, düzensiz beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı gibi faktörler de diyabetik nefrpatinin gelişiminde etkili rol oynar.

Diyabetik Nefropatinin Tedavisi Nasıl Yapılır?

Diyabetik nefropatide tedavi, hastalığın seyrine bağlı olarak değişir ancak temel amaç böbrek fonksiyonlarının korunması ve hastalığın ilerlemesinin engellenmesidir. Diyabetik nefropatide tedavi yöntemleri şunlardır:

  • İlaç tedavisi: Kan basıncını kontrol altına almak için ACE inhibitörleri veya anjiyotensin II reseptör blokerleri gibi kan basıncı düşürücü ilaçlar verilebilir. Bu ilaçlar aynı zamanda böbrek koruyucu etkiye de sahiptir. Ayrıca diüretikler (idrar söktürücüler) sıvı birikimini azaltmak için kullanılabilir.

  • İnsülin kullanımı: Kan şekeri seviyelerini kontrol altına almak için insülin kullanımı önemlidir. İnsülin tedavisi ile uzun vadede kan şekeri seviyeleri stabilize edilebilir.

  • Diyet: Diyetisyen eşliğinde hazırlanan özel bir beslenme programı uygulanabilir. Bu programda tuz ve protein alımı sınırlandırılabilir.

  • Diyaliz: Son evre böbrek hastalığı olan hastalarda diyaliz tedavisi uygulanabilir. Diyaliz, kanın makine yardımıyla filtre edilmesini sağlar.

  • Böbrek nakli: Son evre böbrek hastalığı olan hastalara uygun şartlarda böbrek nakli yapılabilir. Nakil ile yeni bir böbrekle hastanın yaşam kalitesi artırılabilir.

  • Yaşam tarzı değişiklikleri: Sigara içmenin bırakılması, düzenli egzersiz yapılması, stresin azaltılması gibi yaşam tarzı değişiklikleri de tedavi sürecine katkı sağlar.

Diyabetik Nefropati Nasıl Önlenir?

Diyabetik nefropatinin oluşumunu önlemek veya ilerlemesini engellemek için şu önlemler alınabilir:

  • Diyabet kontrol altında tutulmalı: Kan şekeri seviyeleri düzenli olarak kontrol edilmeli ve diyabetin iyi yönetilmesine özen gösterilmelidir. Bu amaçla insülin veya ağızdan alınan ilaçlar düzenli olarak kullanılmalı ve diyet ile egzersiz programlarına uyulmalıdır.

  • Kan basıncı izlenmeli: Kan basıncı düzenli olarak kontrol edilmeli ve yüksekse gerekli önlemler alınmalıdır. Kan basıncını kontrol altına almak için doktorun önerdiği ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır.

  • Düzenli kontroller yapılmalı: Böbrek fonksiyonlarının izlenmesi için düzenli olarak idrar tahlili yaptırılmalı ve kan kreatinin seviyeleri kontrol edilmelidir. Erken dönemde mikroskobik düzeyde protein sızıntısı (mikroalbüminüri) tespit edilirse gerekli önlemler alınmalıdır.

  • Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinilmeli: Tuz alımı sınırlandırılmalı, sağlıklı yağlar tercih edilmeli ve yeterli miktarda sıvı tüketilmelidir. Ayrıca düzenli olarak taze meyve ve sebze tüketilmelidir.

  • Sigara içilmemeli: Sigara içmek böbreklere zarar veren damarlardaki plak oluşumunu artırarak böbrek hasarına yol açar. Bu nedenle sigara kullanımı bırakılmalıdır.

  • Stres yönetimi sağlanmalı: Stresin azaltılması, yaşam tarzı değişiklikleri ile sağlanabilir. Düzenli egzersiz yapmak, yeterli uyku almak ve gevşeme tekniklerini uygulamak stresi azaltmaya yardımcı olur.

  • Hareketli bir yaşam sürülmeli: Düzenli fiziksel aktivite yapılmalı, hareketsiz yaşam tarzından kaçınılmalıdır.

Sonuç

Diyabetik nefropati, tip 1 ve tip 2 diyabetin önemli bir komplikasyonu olup böbreklerin hasar görmesiyle karakterizedir. Diyabetin uzun süre yüksek kan şekeri seviyelerine neden olması sonucu ortaya çıkar ve dört evrede gelişir. Her evre farklı belirtiler gösterir ancak erken dönemde tanı konulması önemlidir çünkü ilerledikçe tedavisi zorlaşır. Tedavi yöntemleri arasında ilaç tedavisi, diyaliz ve diyet yer alır ancak en etkili yöntemler diyabetin iyi yönetilmesi ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesidir.

Scroll to Top